Rüzgarla karışık bir gerçek hayatı yaşıyoruz. Gözümüzün açıldığı an sanki yeni bir uyku, yeni bir rüya ve yine olaylar ve insanlarla karşı karşıyayız. Öylesine derin bir boşluktayız ki; bazen biz, kendimiz bile çıkış yolunu ya da ışığını bulamıyoruz; belki de bulmak istemiyoruz. Her neyse << Bir zamanlar kaçmak için duvarlarını tırmaladığımız esaretlerimizi özlüyor ama o esarete dönecek cesareti bulamıyoruz yüreklerimizde>>.
Belki bir iklim döngüsünde takılı kalmışızdır; örneğin bir sıcak yaz akşamı ya da karlı bir kış sabahında. Ama ,kim var bu tıkanmışlıkta koltuk altımızda; ısıtan, serinleten ve dindiren dört nala ritmini kalbimizin.
<< Yüksek tepelerdir hayat; aralarında derin vadileri gizleyen; ve köprüleridir fırsatlar başka yaşamlara, makamlara geçişi sağlayan. Ama dönüşünde yıkılan köprülerinin adını pişmanlık koyar insan. Ya uçurumun dibidir sonu, ya da tepenin zirvesine ulaşma çabası. >>
2 Mayıs 2007. Victorian Literature dersi.
By Mehmet Çengel
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazılar hakkında atıp tutanlar