26 Mayıs 2010 Çarşamba

Bir arkadaş

Rüzgarla karışık bir gerçek hayatı yaşıyoruz. Gözümüzün açıldığı an sanki yeni bir uyku, yeni bir rüya ve yine olaylar ve insanlarla karşı karşıyayız. Öylesine derin bir boşluktayız ki; bazen biz, kendimiz bile çıkış yolunu ya da ışığını bulamıyoruz; belki de bulmak istemiyoruz. Her neyse << Bir zamanlar kaçmak için duvarlarını tırmaladığımız esaretlerimizi özlüyor ama o esarete dönecek cesareti bulamıyoruz yüreklerimizde>>. 
Belki bir iklim döngüsünde takılı kalmışızdır; örneğin bir sıcak yaz akşamı ya da karlı bir kış sabahında. Ama ,kim var bu tıkanmışlıkta koltuk altımızda; ısıtan, serinleten ve dindiren dört nala ritmini kalbimizin.

<< Yüksek tepelerdir hayat; aralarında derin vadileri gizleyen; ve köprüleridir fırsatlar başka yaşamlara, makamlara geçişi sağlayan.
Ama dönüşünde yıkılan köprülerinin adını pişmanlık koyar insan. Ya uçurumun dibidir sonu, ya da tepenin zirvesine ulaşma çabası. >>

2 Mayıs 2007. Victorian Literature dersi.



By Mehmet Çengel

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yazılar hakkında atıp tutanlar