30 Aralık 2010 Perşembe

Taze öğretmenin anıları

Sizler bu kadar kahrımı çektikten sonra işe başladığımı, kendi hayatımı kurduğumu söylemezsem ayıpların en büyüğünü yapmış olurdum.


3 haftalık iş hayatımın özetini paylaşmak istiyorum:



  • İdareyle konuşmaya ilk gittiğim gün öğretmenler odasına girip el sallayarak 'Merabaa, ben yeni atanan ingilizce öğretmeniyim.' diyen salak bendim.
  • Okulun ilk günü sınıfa nasıl gireceğimi, çocuklara nasıl hitap edip 'Ay ben bağıramam yaaağğğ!' diye düşünürken, sınıfa girdiğimde herkesin ayakta olduğunu görüp 40 yıllık öğretmen misali 'Herkes yerine otursun!' diye kükreyen deli yürek de bendim.
  • Daha ilk haftamda kafamdan yıllık plan uydurup bunun gerçek yıllık plana uyduğunu gören ileri görüşlü genç de bendim.
  • Konuları anlatırken 60-70 kişilik sınıfta ordan oraya zıplayan ve 'Hoooop bu kelimeyi al başa, aldık mıı? Tamam şimdi aynısını geçir aşağı! Kopya çekin biraz yukarıdan, aynısını yazıcaksınız çok kolay yea!' diyip tüm sınıfın ilgisini çekip hiç örnek olmayacak şekilde konuyu kavratan kişi de bendim.
  • İlk haftadan tüm yaramazları gözüme kestirip onlara çeşitli görevler veren, onlarla ilgilenip onların dersle ilgilenmesini sağlayan zeka küpü de bendim.
  • Dersin ortasında en arka sırada ayağa kalkıp kendi etrafında dönen çocuğu bir anlık sinirle 'Evladııım senin kafan mı güzel?!' diye azarlayan da bendim. (çocuk 10 yaşındaydı)
  • Bunları yapmamla beraber 2. haftadan sesi kısılıp hasta olan, 3 gün rapor alan acemi öğretmen de bendim.
  • Öğrencilerinden çeşitli hediyeler, şiirler, iltifatlar alıp poposu kalkan kişi de ben oluyorum.
  • Bugün, 'Likes and dislikes' konusu hakkında cümleler kurdururken öğrencisiyle arasında bu şekil bir konuşma geçen öğretmen de tabiiki benim: (Yaş 9-10)
      Öğrenci: Öğretmenim... Hmmm... I like you.
      Ben: Benden mi hoşlanıyorsun?
      Öğrenci: Yok öğretmenim. Çikolata seviyorum. Ay lik çaklıt. (Lick kelimesinin anlamını bilmeyen bir genç tabii bilmiyor ki  ben orada yerle bir oldum. Merak etmeyin yahu tabi ben de söylemedim.)
       Ben: 'You'nun 'Sen' demek olduğunu biliyorsun ya yavrucuğum, ben çikolata mıyım?
       Öğrenci: Çikolata kadar tatlısınız ama öğretmenim, ben çok seviyorum sizi.
       Ben: Ehehhe. Tamam aferim. Hayydiii başka cümlesi olan.


Şimdi kim diyor öğretmenlik sıkıcı, monoton diye.
Ben her gün gördüklerimden ve duyduklarımdan ne hikayeler çıkarırım siz süper 'heyecanlı' işlerinizin başınızdayken.
Ben hayalimdeki mesleği yapıyorum.
Hadi şimdi dağılın.