30 Haziran 2010 Çarşamba

Yanımdaki Okşan, Ruhumdaki Osman






Bugün yolda yürürken şimdi yazacağım yazıyı düşündüm.
Bir klip havasında kulağımda kulaklık yürürken sanki kafamda bir baloncuk oluştu, içinden kelimeler geçti.
Ama şimdi baloncuk patladı, kelimeler dağıldı, hepsini unuttum...


Dün konuştuk seninle..
Bana sen o'sun dedin. ''O...''
Konuşurken geçiştirdim lafı, benimle tekrar konuşmaktan mutlu olduğunu söyledin, ben gelme dedim diye Türkiye'ye gelmediğini..
Bunun doğru olmadığını sen de ben de biliyorduk.. 




Evet, ben 'O' yum.
3. tekil şahısım.
Osman'ım ben.
Hayatına girmiş, bir türlü çıkamamış bir Osman.
Gerizekalılığına doymayıp, hala seninle konuşan Osman.
Seni uzaktan uzağa izlemiş, yanındaki kızlara 'O' olduğumu bilerek gülerek bakmış, hayatını bir türlü düzene sokamamış, senin de aklından hayatın boyunca çıkmayacak olan Osman.


Ama sen de benim için 3. tekil şahıssın.
O'sun.
İsmin Okşan.
Ben orospu oldum senden sonra dedin ya, sana bu ismi uygun gördüm.


Filmlerdeki gibi görmeden biliyorduk üçüncü tekil şahıs olacağımızı, sonumuzu bile tahmin ediyorduk belki.. Tesadüflerden oluşuyordu ilişkimiz ama bu dünyada 'tesadüf' diye bir şey yoktu.




3. tekil şahıslar asla aşık oldukları adamın/kadının yanında durmazlar, zaten aşk tek kişiliktir. Çok sevipte kavuşan hiç bir çift yoktur. Kavuşulamadığı için aşktır zaten, diğer türlü 'aşk'ın adı 'alışkanlık' olur, 'aldatma' olur, 'göt' olur, 'orospu' olur, 'piç' olur ama asla 'aşk' olmaz.


Biz o kelimelere dönüşmeden sıkıldık 'aşk'tan.
2 hafta yanyana uyuyunca da sıkılırdık zaten.
Çok benzerdik biz, ben sana dönüşmeden önce.
Şimdi ise aynıyız.
Uzakken daha iyiyiz.


'Ben hep aşığım ki, senin arada kafan kaçıyor.' dedin. 'Kafa kaçması' benim cümlem, t-box çakmağını aylarca boynumda taşıdığım için söylemişlerdi o cümleyi bana. 


Umursamamıştım. 
Seviyordum. 
Bitmeyecekti.
Dönecektin.
Onunla bununla takılmış olsan da kabul edecektim seni..


Şimdi ise;
Dönülecek yolların hepsini yedim.


Senden sonra kendimi o kadar çok sevdim ki, başkasını kendim kadar sevemeyecek duruma geldim. 
Kendimi o kadar çok önemsedim ki, fedakarlık ne demek unuttum, kimse hatırlatmadı, herkes beni bu halimle daha çok sevdi. 


Çünkü sadece kadınlar değil, erkekler de güvenilmez kadınlara aşık olurlar, onlarla sevişirler.
'İyi niyetli, fedakar' kadın ise yalnız kalıp, erkeğinin arkasından ağlamaya mahkumdur.


Not: Yukarıdaki şarkıyı 2 gündür kesintisiz dinliyorum. Siz de dinleyin. Dinleyin dedim. DİNLE LAN.
Download için: http://www.divshare.com/download/11857849-cab

12 yorum:

  1. Şarkı güzelmiş. Yazıyı çok beğendiğimi söyleyeceğim de, küfür edeceksin belki içinden.. ya da ben söylerken içimden küfür edeceğim.

    Ne garip. İnsanlar üzücü şeyler yaşayıp güzel şeyler yazıyorlar. Beğeniyorsun.. ama üzücü şeyler yaşadıkları için güzel yazmışlar.

    Aşk hep tek kişiliktir. Bir kere hayvan gibi seversin. Sonra öldürürler o hayvanı, ölümüne soğursun herkesten.

    YanıtlaSil
  2. Yazıyı beğenmek zorunda değilsin ki, içimden geldi diye yazdım, her tür eleştiriye açığım. :)
    Evet şarkı süper, o yüzden download linki koydum belki indirmek isteyen olur diye.

    Herkes hayatında üzülür, ben takmıyorum pek, sadece hakkında yazmayı sevdiğim için yazıyorum, üzüldüğüm için değil. :)

    YanıtlaSil
  3. "Senden sonra kendimi o kadar çok sevdim ki, başkasını kendim kadar sevemeyecek duruma geldim.
    Kendimi o kadar çok önemsedim ki, fedakarlık ne demek unuttum, kimse hatırlatmadı, herkes beni bu halimle daha çok sevdi. "

    Burasını çok sevdim ben.

    "You started this fire down in my soul
    Now can't you see it's burning out of control"

    YanıtlaSil
  4. Az önce bir arkadaşım da aynısını söyledi.
    Demek ki hepimiz hemen hemen aynı şeyleri hissediyoruz, burdan bunu anlıyorum demek ki yalnız kalmıyor insan ne yaşarsa yaşasın, duygudaş olup sempati kurabileceği insan her daim bulunuyor. : )

    YanıtlaSil
  5. Beğenmek zorunda değilim, evet.. ama beğendim.

    Bu konuda farklı yönlerden beğemek söz konusu olabilir. Yazıyı beğenebilirsin, konuyu beğenebilirsin, anlatış şeklini beğenebilirsin...

    Bu yazıyı okuyunca, edebi anlamda, dil kullanımı anlamında şu ana kadar karşılaştığım en iyi yazan kadın olduğunu düşünüyorum. Bu okuduğum ikinci yazın. Acele varılmış bir yargı olabilir ama bence seni diğer bir çok blog yazarından ayıran farklar olduğu kesin.

    Bakalım, zamanla göreceğiz. Daha yeni yeni okuyorum. Olayın otoritesi gibi konuştuysam affola. Sade bi' vatandaşım. (a)

    YanıtlaSil
  6. Şu an suratımda şapşal bir sırıtışla okudum yorumunu. Çok teşekkür ederim. : ))

    YanıtlaSil
  7. Ahaha, bunu sevmeye başladım. Bir kaç kez daha olmuştu. Valla, öyle düşündüğüm için öyle söylüyorum. Hoşuna gitsin diye değil.. ama mutlu etmek de güzel bir duygu.

    Yazmaya devam... :)

    YanıtlaSil
  8. "Onunla bununla takılmış olsan da kabul edecektim seni.."
    burayı çok beğendim

    Not : koşulsuz kabul+içedönük zeka :) kpss ye hazırlanırken seni okumak zevkliydi.10 kaldı tırs tırs :S

    YanıtlaSil
  9. Ahahah 9 kaldı stresten ölmek üzereyim.
    Evet önceden hümanisttim lakin şu an koyu bir freud'çuyum. :p

    YanıtlaSil
  10. :):) ileride çocuğum olursa 0-6 yaşları arasında ben bakacam ona,saplanıp kalmasın sonra Freud'un dönemlerine..İleriye baksın hemencecik kendini gerçekleştirsin :)

    YanıtlaSil
  11. ...ama mutlu etmek de güzel bir duygu

    bir orspunun günlüü 0_o

    YanıtlaSil
  12. Yazıyı yazdığım adamın yorumu da böyle oluyor.
    Yorum=kıskançlık.
    of! jshdfkhdskfds

    YanıtlaSil

Yazılar hakkında atıp tutanlar