20 Haziran 2010 Pazar

Cumartesi pazar hoşgeldin gönül yazar.

Merhabalar canlarım.


Kaç gündür sosyalleşmekten yazamadım desem yemezsiniz biliyorum, ama olsun tek gün sosyalleştim. O gün de 'Bugün benim günüm yihuuğ' gibi salak kız modlarında gaydırıgubbak gibi eğlendim. Gaydırıgubbak ne bilmiyorum, bence çok yakıştı cümleye.


Evet arkadaşlar, Efes one love'dan bahsediyorum. Fischerspooner sahnedeyken benim şuurum kaçtı, ayrıca ben bu kadar fan olduğumu bilmezdim, bütün şarkılarını biliyormuşum lan! Ama normal, bütün gün evde oturup müzik dinlersen bilmemen imkansızlaşıyor, tabi salak değilsen.


Geçen haftasonu dışarı çıkmamıştım, tabi 2 haftanın kafa kaçıklığı olduğundan cuma akşamı bir duş aldım, hadi bi bira açıyım dedim, hadi dedim eğleniyim azıcık kendi kendime, böyle oynak müzikler açtım, bir yandan dans ediyorum bir yandan msnde onla bunla geyik yapıyorum. 
Ah dedim yea yeni saçımla (ki çok süpersonik oldu valla bak) fotoğraf çekmedim hiç, en iyisi fotoğraf çekiyim. 


Evet, her asosyal hatun gibi gecenin 1'inde süslendim 50ye yakın fotoğraf çektim. Sonuç noldu biliyor musunuz? O kadar poz verme özürlüyüm ki 3 tanesini seçebildim. 3 lan! Bu kadar mı kazmasın! Biraz kadın ol böyle şuh pozlar ver, yok efendim malım ya, kazık gibi duruyorum! Başka türlü olmuyor. 


Her neyse oturdum oynadım biraz fotoğraflarla, tabi bir yandan bira ve dansa devam. O gece fotoğraf yorumları  falan derken geçti. (Böyle egom bir tavan, nasıl götüm bir kalktı anlatamam, önceden demiştim ben kılda keramet yokmuş diye, baaak çıktı işte!)


Her neyse 2 haftalık iç sıkıntısı, ders çalışamama, asosyallik, twitterda saçmalama derken cumartesi günü geldi çattı. En sevdiklerimle görüşücem bide nasıl özlemişim, nasıl heyecanlıyım.


Ne giysem diye 1 saat düşündüm, giyeceğim elbisenin fermuarıyla yarım saat uğraştım.
''Ulan şişman değilim şerefsiz fermuar neden kapanmıyorsun! '', 
''Hay ben senin gibi fermuarın fabrikasının, elbisenin kumaşının....' diye küfürler saya saya sonunda fermuar kapandı. 


Terslik ya, böyle kendine özenesin geldiği zaman o gerzek makyaj asla düzgün olmaz! O aylaynır hep yamuk çekilir! O rimel hep göz kapağına bulaşır! 2 kere silmek zorunda kaldım makyajı. 
''Lan!! Dün gecenin bir vakti fıstık gibi makyaj yapmıştım bugün niye olmuyor!'' diye sinir krizleriyle hazırlandım. Gayet hoş göründüm kendime, 'Haaaydi o zaman fischerspooner beni bekler, hahhaaay!' triplerinde çıktım evden. 


Taksimde bir arkadaşla buluştuk, sonra başka arkadaşları 2 saat bekledik. Ulan sıcaak! Ne özen kaldı ne bir şey. Ama olsun onların suratını görünce unuttum beklediğimi, pek özlemişim hemen yumuşayıverdim, vıcık vıcık oldum, saniyede dedikoduya başladım. Çok iyi bir arkadaşım ben, yerim beni. Neyse lan konumuz bu değildi.


Sonunda one love'ın yapılacağı alana varabildik. Ondan sonra hoop gelsin biralar, böyle bir kokteyl havasında takıldık ilk başta, fotoğraf falan çektik. Ben nasıl cıvığım, nasıl neşeliyim, nasıl teletabiyim anlatamam, yerimde duramıyorum, 2 hafta dışarı çıkmadım ya kudurdum! ''24 yaşına geldin biraz ağır ol, bir de öğretmen olucaksın cıkcık!'' diye kendimi ayıpladığımı düşünmüyorsunuz herhalde. Teletabilik pek yakışıyor zaten bütün gece kızlarla sarılalım sıkı sıkı modundaydık. Oynadık, insanların kıyafetlerine bok attık, uzağı görme özürlü olduğundan her gördüğüm çocuğu yakışıklı sanıyorum, kızlara ''Abi burdaki herkes mi çok yakışıklı, ben mi körüm, yoksa aşık olmak istiyorum diye diye kafayı mı yedim?'' diye sordum, ve cevap olarak tabiiki ben kördüm, aşık olucam diye kafayı yemiştim, yakışıklı eleman varsa da o kadar kalabalıkta seçilmiyordu. Hayal kırıklığıyla 'Tamam yeaaa ben bira alıcam.' diye diye sarhoş oldum. Hohoho çok süper eğlendim sarhoş olunca, ona buna sataştım.


Vee o gece de bitti, ben yine sefil ev hayatıma geri döndüm. Bugün ne mi yaptım? Çamaşır yıkadım, oturdum, ders de çalışmadım. Sonra baktım ben baya baydım kendimden, böyle aşırı sıkıldım biraz da karşı evi röntgenliyim dedim, yok geçicek gibi değil sıkıntım, 'Romantik komedi' adlı filmi izledim. 


Böyle kalbim hop hop yaptı. Ben aşk filmi izlerken ki film ne kadar kötü olursa olsun (film güzeldi) maymun olurum. Jude Law'ın 'Holiday' filmini izlerken takla atmışlığım, kanepeden düşmüşlüğüm, çığlık atmışlığım, küfür etmişliğim var, resmen damarlarım genişliyor konu aşk olunca, kanım hızlanıyor, gerzekleşiyorum. Bu gece de aynen öyle oldum, her cici sahnede sandalyenin üstünde şekilden şekle girdim. Sonuç; E tabi sandalyeden düştüm! Kendimi toparladım derken sigarayı ters yaktım falan. Neyse ki evi yakmadan bir romantik-komedi tarzda filmi de bitirmiş oldum.


Yine sonuç ne mi?


Aşık olmalıyım triplerindeyim, deliriyorum.
Böyle yağmurda sevgilimle gezmek istiyorum, süslenip romantik akşam yemeklerine çıkmak istiyorum, yavşak cıvık bir çifte dönüşmek istiyorum. 
Şu an öyle bir ruh halindeyim ki camdan atlıycam! 


Bak yine yalnız hissettim görüyor musun? Ah benim ergen triplerim, gerileme yaşıyorum resmen!
Nerde benim Matheww Santos-drop a coin'im. 
Ne diyor bu adam ya! Ağzıma sıçtı yine...
'Noone likes to be lonely.''
Arkadaşlarıma merhaba diyin: 

















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yazılar hakkında atıp tutanlar