10 Eylül 2010 Cuma

Zaman iyileştirmez sadece geçer.


         

           I. evre: Ayrılık sonrası:



O gitmişti ve ben hayatımı siken bu şarkıyı dinleyip, ağlayarak yazıyordum: http://kpssgunlukleri.blogspot.com/2010/06/cunku-gone-away-calyordu.html



II evre: Ben artık aşık olamıyorum!



O gideli çok uzun zaman geçmişti, bünyemde yarattığı acılar son bulmuş artık adını duyunca bile bir şey hissetmez duruma gelmiştim. Artık yeni bir ilişkiye hazırdım, daha ne bekliyordumki? Unutmuştum işte, artık taze bir kan gerekiyordu kanıma karışacak, kalbimi hızla attıracak. Çok uzun zaman olmuştu birine karşı heyecan hissetmeyeli, uyanınca mutlu olmayalı.


Evet, olmalıydı artık, aşık olmalıydım. Ama nasıl? Bugüne kadar 2 kez aşık olmuştum, 1 günde, ani bir şekilde. Şimdi zamana bırakılamazdı, öyle değildim, aşk emek verilecek bir şey değildi benim gözümde, aşk aşktı, bir anda olmalıydı, sevgi ise zamanla oluşurdu. Ben birini sevmek istemiyordum ki, aşık olmak istiyordum, gözlerim kör olsun, şuurum kaçsın, her yerde sevgilimi anlatıyım, O olmadığı zaman böğrümün tam ortasına bir fil çöksün ve özlemekten kıvranıyım istiyordum, hepsi bu.


Zaman geçti, çok uzun zaman geçti. Kanım bile hızlı akmadı, sevdim ama aşk çok uzaktı. Çok denedim, çok uzaklaştım kendimden. Çünkü aşk bencillere göre bir şey değildi ve ben aşık olamayacak kadar 'bencil' bir insana dönüşmüştüm. Kimse 'neden?' diye sormadı, ben de sorgulamadım, işte o yüzden aşık olamadım, ben de dahil herkes o yüzümü unuttu. Halbuki ben aşıkken çok güzel olurdum.



III evre: 'Canım neredesin?'



'İnsanın neresi acırsa, 'can'ı ordadır', kimse acıtamıyor artık beni. Kimseye yaklaşamıyorum. Daha bir kaç ay öncesine kadar aşık olamıyorum diye yırtınırken, şimdi hoşlanamıyorum bile. Birinden hoşlanmam en fazla 1 ay sürüyor, inceliyorum, çok inceliyorum, göze batmayacak yanlışlar buluyorum, 45 yaşındaki evde kalmış kadınlar gibi eleyici oluyorum, soğuyorum, yalnız kalıyorum ve ağlayamıyorum. 



İlişkilerden uzaklaştıkça uzaklaşıyorum, içime kapanıyorum, gereksiz yere neşeli oluyorum, mutlu çiftler görüp kıskanmıyorum bile. Hislerimden uzaklaşıyorum, çirkinleşiyorum, mutsuz bile olamıyorum. Duruyorum, duygun oluyorum, ruhsuz oluyorum, susmuyorum. Yazıyorum, şarkı söylüyorum, dışarı çıkıyorum, dans ediyorum, içiyorum, bakıyorum. Sadece bakıyorum, etrafıma bakıyorum çünkü ben artık hiç bir şey hissedemiyorum, acı bile.



En sonunda okuduğum bir kitaptan alıntı bu cümleler yankılanıyor beynimde: ''Çoktan beridir kendi başımdan geçenlere ağlama yeteneğimi yitirdim. Ağlamak istediğimde, hep başkalarını düşünüyorum artık. Başkalarının başından geçen öyküleri düşünüyorum. Bazen aptal aptal oturup, eski Türk filmlerine de burnumu çeke çeke ağladığım oluyor. Bakın, bunu da şimdi burada itiraf ediyorum.'



Gülüyorum, artık çok geç.

6 yorum:

  1. Çok içten =)amazing diyorim

    YanıtlaSil
  2. Umarım bir gün yine kalbini hızla attıracak birine rastlarsın.Moralini bozmak gibi olmasın ama bu devirde işin zor piyasada ne adam gibi adam ne de kadın gibi kadın varken hele.

    YanıtlaSil
  3. neden bu yazıda kendimi buluyorum? geçti sanıyordum. geçmemiş. yeteeeer!

    YanıtlaSil
  4. uzun zaman oldu sabah uyandığımda mutlu olmayalı (:

    YanıtlaSil
  5. Hepimiz için geçecek umarım. :)

    YanıtlaSil

Yazılar hakkında atıp tutanlar